Hata Yapmalıyız! Hem de Bazen Baştan Başlamalı...

Hayat sadece tercih dönemlerinde değil, mezun olduktan sonra da kafamızı karıştırabiliyor. Hedeflerimize ulaştığımızda bile, “Bu muydu gerçekten?” diye sorduğumuz anlar oluyor. Bu yazı, tam da böyle anlara dair. Hatalar yapmanın, baştan başlamanın ve iç sesimizi dinlemenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmak için yazıldı.

6/19/20253 min read

person holding pencil and stick note beside table
person holding pencil and stick note beside table

Üniversite tercihleri yaklaşınca birçok genç büyük bir karar verme sürecine giriyor. “Ne okuyacağım?”, “Doğru meslek hangisi?”, “Ya yanlış seçersem?” gibi sorular insanın içini kemiriyor. Ama bu yazı sadece tercih döneminde olanlar için değil. Bu yazı biraz da mezunlar, iş hayatına yeni adım atanlar ve kendi yolunu hâlâ arayanlar için.

Ben üniversiteyi bitireli üç yıl oldu. Mezun olduğum bölümle ilgili bir iş yapmadım önce. Ama güzel bir işim oldu. Gerçekten bana çok şey kattı. İş hayatını, düzeni, insanlarla iletişimi, sorumluluğu öğrendim. Bazen bunu “bir deneme sürümü” gibi anlatıyorum. Çünkü öyleydi. İlk kez işin ciddiyetini yaşadım. Ama bir yandan da içimde hep bir boşluk vardı. “Bu muydu gerçekten?” dedim. “Doğru yer mi, doğru meslek mi?”

Bir noktada kendime bir yol haritası çizdim. Küçük hedefler koydum. Bir yıl içinde ulaşmak istediğim bir nokta belirledim. Ve ulaştım. Şu an tam da geçen yıl olmak istediğim yerdeyim. Ama dürüst olayım: Tatmin değilim. İçimde yine bir kıpırtı var. Belki başka bir meslek? Belki başka bir yol? Belki… yine başa dönmek?

Ve işte burada şunu fark ettim: İnsan hata yapmalı. Hatta bazen çok farklı şeyleri denemeli.

Bambaşka yollar yürümeli. Hatta o yolların sonuna gelip “Bu değilmiş” diyebilmeli. Biz hâlâ genciz. Bence tam da hata yapmamız gereken yaştayız. Çünkü bu yaşlar deneme yaşı. Şekillendirme yaşı. Hatta yanlış şekiller yapıp sonra bozup yeniden başlama yaşı.

Eminim üniversiteden yeni mezun olan arkadaşlarım da benzer duygular içindedir. Mezuniyet sonrası “şimdi ne olacak?” sorusu herkesin kafasında dönüp durur. İş bulma stresi, adapte olma çabası, okuduklarını pratiğe dökme kaygısı… Okumakla çalışmak gerçekten çok farklı şeyler.

Ve biliyorum, bu düşünceler bir yaz tatiline sığmaz. Ama şunu söylemek isterim:

Biraz dur. Nefes al. Güneşi hisset. Kendine izin ver. Her şey hemen olmak zorunda değil. Zamanını bekleyen yollar vardır bazen. Ve acele etmek, kendi sesini bastırmak olur. O yüzden durmak da bir adımdır. Hatta çok kıymetli bir adımdır.

Ben durdum. Düşündüm. Kurslara yazıldım. Yeni şeyler öğrendim. Hayatıma başka tatlar katmak istedim. Ve bazen düşündüm: “Belki de bu da değil.” Ama korkmuyorum artık.

Çünkü ben istersem yeniden başlayabilirim. İstersem üniversite sınavına tekrar girebilirim. İstersem başka bir mesleğe adım atabilirim. Bu, yıllardır verdiğim emeği çöpe atmak demek değil. Bu, kendi yolumu yeniden çizebilme cesareti demek. Ve sana da söylemek istediğim şey şu:

Sadece içinden ne geliyorsa, onu hisset. Onu düşün. Onunla kal.

Yol zaten seni bulur.

Bu yazıyı kendime… ve benim gibi düşünen, yolunu hâlâ arayan herkese ithaf ediyorum. Kendini geç kalmış, yanlış yapmış ya da ne istediğini bilmiyor gibi hissedenlere. Çünkü aslında hepimiz zaman zaman böyle hissediyoruz. Ve bu çok normal.

Eğer bu satırları okuyorsan, şunu bil: yalnız değilsin. Ve yeniden başlamak bazen en güzel yolculuktur. 🌿

Eğer sen de içinde bir şeyler taşıyorsan, hikâyeni benimle paylaşmak istersen bana yazabilirsin. Dertleşebiliriz, konuşabiliriz, birlikte bir yol haritası bile çizebiliriz.

Ya da sadece anlatmak istersin, ben de dinlerim. Çünkü bazen biri sadece anlatsın, biri sadece dinlesin ister insan.

📩 iletisim@sozsende.blog

Kalbinin sesini bastırma. Yaz, paylaş, hafifle. Belki de en güzel başlangıç orada başlar.

“Bu yolculukta yanımda olman benim için çok değerli 💖 Paylaşımlarımı beğenip destek olursan, birlikte büyür ve güçleniriz 🌱✨ Senin desteğin, bu hikayenin bir parçası olmak demek. Hadi, sesimizi daha çok duyuralım! 📢💬”